zaman zaman benim de aklıma gelir, moral verir, rahatlatır..
sanırım şu anda da ihtiyacım var :)
belki çoğu klişe diye sıfatlandırılır ama zamanında insanları etkilemişlerdir, hala etkisini sürdürebilenler de mevcuttur.. yine uçsuz bucaksız bir mevzu..
ilk aklıma gelenler :
tabii ki
may the Force be with you..
Tuhaf.. Döner döner izlerim yine de bıkmam. En zor anımda güç benimle olsun isterim. Böylece zorluklara karşı gelirim ( belki sen de :)
sonra
Youu shall not paaaass!
Tıpkı Gandalf'ın Balrog'a seslenişi gibi canımı sıkanlara karşı haykırmak gelir bazen içimden..
ya da
My friends... you bow to no one..
Sanki Aragorn bana diyormuş gibi kimsenin önünde eğilme dostum cümlesi yankılanır zihnimde.. Omuzlar dikleşir.. Heyyt!
Bazen de kendimi günlük işlere çok fazla kaptırdığımda durup bir düşünürüm :
Seize the day, boys.. Make your lives extraordinary..
You must strive to find your own voice. Because the longer you wait to begin, the less likely you are to find it at all..
Evet.. Anı yaşamalı.. Hayatın sıradanlığını aşabilmenin en iyi yolu bu sanırım.. Ve kendi sesini bulmak için çabalamalı, ne kadar uzun beklenirse o kadar zor bulunur çünkü..
Tabii ki hayatta birçok gereksiz durumla karşılaşabiliyoruz.. O anlarda:
You'll meet a lot of jerks in life. If they hurt you, remember it's because they're stupid..
Elde olmayan sebeplerden çaresiz ya da yalnız hissedebilir insan kendini.. Alçakgönüllü oldukça da üstüne gelirler.. Ne yani, bazen de onları suçlasam çok mu :)
O çaresizlik anlarında :
It's only after we've lost everything that we're free to do anything..
Tüm umudu kaybetmek özgürlükse artık her şeyi yapabilirim!!! ( en azından denemeliyim ;)
özgürlük demişken :
We are told to remember the idea, not the man, because a man can fail. He can be caught. He can be killed and forgotten. But four hundred years later an idea can still change the world..
Kişiler değil fikirler önemli.. Bedenler geçici olsa da fikirler yüzyıllarca hatırlanır.. Kişilere takılıp esas mevzuyu kaçırmak genel çoğunluğun yaptığı bir hata.. Bu anlamda V bana da ilham verdi ve vermekte :)
Hatta kendisi her 5 kasımda hatırlanmalı, oturup izlenmeli:
Remember, remember
The fifth of November
The gunpowder treason and plot.
I know of no reason
Why the gunpowder treason
Should ever be forgot
The fifth of November
The gunpowder treason and plot.
I know of no reason
Why the gunpowder treason
Should ever be forgot
yalnız itiraf edeyim, bu sene çok sevdiğim dostum hatırlattı bana :)
Bir diğer mühim mevzu ise sıradan dayatmaların bünyeye verdiği zarar.. O anlarda da :
Choose life. Choose a job. Choose a career. Choose a family........
Choose your future. Choose life.. But why would I want to do a thing like that? I chose not to choose life: I chose something else. And the reasons? There are no reasons.
Başkalarının istediği gibi değil de, hayatımı niçin kendi seçimlerimle şekillendirmeyecekmişim ki..? Kim diyor bunu? İç sesse eğer susturmak lazım..
Böyle durumlarda aklıma çok severek ve kendimle paralellik kurarak okuduğum Tezer Özlü geliyor, paylaşmadan edemem :
"...sizin düzeninizle, akıl anlayışınızla, namus anlayışınızla, başarı anlayışınızla bağdaşan hiç yönüm yok. Aranızda dolaşmak için giyiniyorum, hem de iyi giyiniyorum. İyi giyinene iyi değer verdiğiniz için. İçgüdülerimi hiçbir işte uygulamama izin vermediğiniz için. Hiç bir çaba harcamadan bunları yapabiliyorum, bir şey yapıldı sanıyorsunuz..."
Çok mu sert? Yoo, bence durum tam da böyle.. Benim gerçekliğim böyle.. Yoksa :
I have to believe that when my eyes are closed, the world's still there. Do I believe the world's still there? Is it still out there?..
Yoksa gözlerimi kapattığımda dünya kaybolmaz, değil mi? Ben inanıyorum..ve Paralel evrenimde mutluyum :)
Çünkü :
there is no place like home..
Çünkü ev gibisi yoktur. Nerede huzurlu ve mutluysam orası yuvamdır. Evet, kendime bir dünya yarattım, benim bile bilemediğim anlarda aralayıcılarla gidip geliyorum. Orada her şey yolunda :)