25 Eylül 2012

the RED shoes

 

"Çaresiz, küçük bir kız çocuğu.. Sokakta yürüyor, nereye gittiğini ya da yolun onu nereye götürdüğünü bilmeden. Buğulu bakışlarında derin bir hüzün okunuyor. Ne yapmışlar ona ki böylesi kaybolmuş.. Derken önümden geçip gidiyor omuzlarındaki ağır yükle, arkasından bakakalıyorum kırmızı rugan pabuçlarına..." //mpu
 
Birçok kız çocuğunun olduğu gibi, benim de kırmızı pabuçlarım vardı, ne zaman alındığını, nereye giderken giydiğimi tam olarak hatırlayamadığım...
 


Ta ki bir gün kullanılmayan eski bir sobanın içinden kayboldu sanılan teki çıkana kadar. Onu bulduğumda sanki unuttuğum anılar canlanmış gibi mutlu olmuştum. Sanırım bu küçük kızın pabuçları da çocukluğumun yitik anlarını bir kez daha anımsattı bana. Gülümsedim, bu dar sokaklarda bir kelebeğin peşinden koşup kaybolmak istedim...

Hâlâ kırmızı pabuçları severim çok :) 
  
Kırmızı pabuçlar demişken, H.Christian Andersen'in aynı adlı masalını da hatırlayalım :)

Masal deyince şöyle bir durmak lazım.. Hayal gücünün sınırlarını genişletmesinin yanında, insanı başka boyutlara sürükleyen bir aralayıcı adeta... Masalsız büyüyen bir çocuk, biraz eksiktir bence...


17 Eylül 2012

power struggle

Tuhaf bir güç savaşı var sanki insanlar arasında.. Gereksiz şekilde acımasız ve uzlaşmasız...

eye of sauron

Kim sözünü geçirirse, dişini gösterirse kendini dünyanın hâkimi sanıyor. Aslında kendiyle savaş halinde olanların genel durumu böyle... Bunlar hayatın her alanında karşılaşabileceğimiz tipler...
 
Sürekli gergin bir yüz ifadesiyle dolaşırlar. Olumsuz cümleler dökülür dudaklarından. Gözleri tıpkı Sauron'unki gibi her şeyi görmek isterken anlamsız bir hırsla yanar. Etraflarındakilere yaydıkları zehir, bir sarmaşık misali inatla yol alır damarlarında. Bünyelerine verdikleri zararın farkına varamadıkları yetmezmiş gibi, başkalarının üzüntüsünden aldıkları zevkle de kendilerinden geçerler.
 
Herkesi ve her şeyi istedikleri şekle dönüştürmeye çalışırken, kendileri değişmeye yanaşmazlar asla. Aksine yarattıkları enkazın üzerine zafer bayrağı dikmeye bayılırlar. Oysa acınasıdırlar. ANı  yakalayamayan, hayatı sıkıp onun şeklini bozan bu kişilerin daimi sorunu asla bulamayacakları huzuru ararken duydukları rahatsızlıktır. Bir ilacı yoktur bunların maalesef. Olmayacaktır da.
 
Yapılması gereken, kendi yolunda ilerlerken oyunu kuralına göre oynamanın vereceği zorunluluk hissini dizginlemek ve akışına bırakmak belki de…
 
 
ve gidişata güvenmek :)
 


11 Eylül 2012

kiTAPlar

Gerçekler ağırlaştırdığında beni hafifleten en önemli ŞEYlerden biri kitaplar...
 
 
 
Bir diğeri de dostlarım..
 
 
triad
 
Hatta şu an bunları yazarken bir yandan da çok sevdiğim bir dostumun tarifi olan enfes  kakaolu-tarçınlı filtre kahvemi yudumluyorum:)
 
Çok yazmak gelmiyor içimden,
ama bu sıralar okumakta olduğum kitaplardan CYBORIA'nın açılış cümlesini paylaşmak istiyorum:
 
 
"Otto'nun büyükbabası onun kendisini özel hissetmesini istediğinde, hep zor bir  şeyi denemesini söylerdi, ne de olsa kolay  şeyleri herkes yapabilirdi."
 
 
Dostlarım ve kitaplarım iyi ki varlar :)

4 Eylül 2012

Darth Vader

İlk üçlemede zalim Sith Lordu olarak izledik onu...
 
 
Babası olduğunu öğrendiğimizde Luke kadar şaşırdık ( belki daha fazla :)
father - son
Unutulmaz replik:
"Join me, and together we can rule the galaxy as father and son..."
 
 
Nasıl Darth Vader'a dönüştüğünü ise son üçlemeyle iyice anladık.
Fiziksel dönüşüm serinin III. filmi olan  Revenge of the Sith - Sith'in İntikamı'nda etkileyici şekilde gerçekleşiyor.
 
 
duel of fates
Obi-Wan Kenobi ile yaptığı düello sonunda ağır şekilde yaralanıyor Anakin.
Malum, olay Mustafar gezegeninde meydana gelince yanıklar da kaçınılmaz...
Ciddi akciğer yetmezliği ve kolunu bacağını kaybetmesi de cabası...
 
 
Canlı canlı geçirdiği operasyonlardan sonraki görünümü ve kara maskesinin ardından her nefes alışında duyulan mekanik ses...
Gerçekten efsane!
 
Yıllar içinde imajı çeşitli şekillerde yozlaştırılmış olsa da Vader sinema tarihinin en önemli şahsiyetlerinden kesinlikle.
 
 
Benim için aralayıcı yönü ve bu yazıya konu oluşu ise tuhaf :)
Geçenlerde gittiğim bir kafedeki otomatik kapı bozuktu sanırım. Her açıldığında Vader yanımda soluk alıyormuşçasına bir ses çıkıyordu :)
 
 
Pek tabii bu fırsatı kaçıramazdım. Anında kendimi Galaktik İmparatorluğun derinliklerinde, Millenium Falcon'un içinde buldum... 3PO değil mi O :)
 
 
 
Belirtmeden geçemem ki bu seri unutulmaz imgeler kazıdı hafızalarımıza:
 
Açılış sekansında görülen zamansal açıklama:
"uzun zaman önce, çok, çok uzak bir galakside..."
 
 
 
Her bölüm başında çıkan, uzay boşluğuna doğru iz düşümsel şekilde akan meşhur yazı...
 
 
Bununla ilgili Flash Gordon adlı çizgi romandan uyarlanan film serisinin açılış yazısından esinlendiğini söylüyor George Lucas.
 
 
Lightsaber! Olmazsa olmaz...
Alec Guinness'i de analım...


jedi order
Ve jedi olmak!!!

Şahane!
O kadar fenomen haline geldi ki bu iş, Jediizm diye dini bir harekete bile dönüştü.. ki bence bir sakıncası yok :)
 
 
 
*Eğlenceli Not:
Eğer Darth Vader ve diğer karakterlerin ses ve konuşmalarını kullanarak kısa bir mix yapmak istenirse şuraya gidilebilinir :)
 
 
 May the Force be with you...
original logo