25 Temmuz 2013

rustic style


" rustik "
İlginç bir sözcük..
Ruslar ile ilgili, Rus gibi demek sanki :)
Oysa tam olarak karşılığı kırsal. (*)
Ben rustik denince doğal yaşamın sıcaklığını hissederim ilk önce.
Her şey olduğu gibi, yalın, samimi..
 
rustic
tıpkı bu arkadaşlar gibi..
 
Ahşap, metal ve taşın her türlü kullanımına bayılırım, dolayısıyla rustik ögelere de :)
 
Mesela 
rustic
At arabası tekerleklerinin bir garaj kapısına iliştirilmesi gibi


ya da

 
rustic
tekerleğin böyle yaratıcı bir şekilde kullanılması ne müthiş olmuş!
 
 
 
ardında neler olduğunu merak ettiğim bu kapı
 
 
 
rustic
belki bir çay molası
 
 
 
rustic
yılların izini taşıyan bu alet çantası..
kim bilir neler neler tamir edildi zamanında..
 
 
rustic
papatya özlü ev yapımı sabunların kokusu
 
 
 
Şehrin karmaşası, zamanın hızla akıp gitmesi çok yorucu.. Bu tarz doğal ortamlar ise beni rahatlatıyor. Fırsat buldukça böyle anları ölümsüzleştirmek de ayrıca keyifli..
 
 
*Ve son olarak da rustik aralayıcı :)
 
Zihnimdeki şöyle bir sahne:
" Göl kıyısındaki bir dağ evinde inzivaya çekilmiş bir yazar.. Geniş verandalı ahşap bir ev.. Evin önünde eski model bir kamyonet, içeride şömine ateşinin çıtırtılı sesi, duvara asılmış kim olduğunu bilmediğimiz kişilerden oluşan aile fotoğrafları, pencere kenarında kocaman ahşap bir çalışma masası.. Masanın üzerinde soğumaya yüz tutmuş kahveyle dolu bir fincan ve antika bir daktilo.. Hava serin, verandaya açılan kapı rüzgarın etkisiyle gıcırdamakta.."


(*) Ansiklopedik bilgi isteyenler için şu linki önerebilirim ancak Türkçe çok fazla kaynak bulamadım..
 

17 Temmuz 2013

clishes: intercity highway

şehirlerarası yolculuklar..
 pek severim, özellikle trenin yeri ayrıdır.. pastoral bir tablonun içinde yaşıyormuş hissi verir insana:)
-bu sanırım başka bir yazının konusu olacak- (*)
karayolu ise gergin ve sıkıcı anlar yaşatabilir. genelde yorar, yıpratır. ancak yolculukta karşılaşılan bazı şeyler vardır ki hiç değişmez, her seferinde yaşanır..
bu yazının konusu da bu:
"şehirlerarası yol klişeleri"
benimki yanıma kitap, kalem, not defteri almak,

 fotoğraf çekmek, müzik dinlemek ve bir şeyler atıştırmak :) bunlar genellemeye müsait tabii..
gelelim esas mevzuya;
yolda kesin şöyle bir manzara ile karşılaşılır :)
hayvan sürüleri şart!

terkedilmiş bir benzin istasyonu mutlaka vardır.
gasoline
ya da yol üstü satıcıları
böyle pişirip yemelik olduğu gibi türlü çeşit sebze-meyve ve yöresel tatlar da görülür..
ya da ihtiyaç duyacağımızı önceden bilerek
o mekana kaç km kaldığını gözümüze sokan tabelalar
doğal ortamdaki reklam deryasının yanı sıra
şu şekilde binaya reklam kondurmaca da çok yaygındır
ve maalesef trafik kazası
buna bir de yolda ezilen hayvanlar dahil oluyor ki çok feci :(

tabi illa ki tehlikeli madde taşıyan birileri vardır
hazardous material
bütün yol bunu taşıyan şoför için de fena halde tehlike arz ediyor...
 ***
bazen gidilen yolun iklimi o kadar kurak olur ki, yol sıkıcı bir hal alır.. bir parça yeşile hasret kalır insan. ama bir de deniz çıktı mı karşına her şey bir anda güzelleşir :)
bay



ya da göz alıcı günebakanlar
günebakan denilince iki imge canlanır zihnimde: biri tabii ki Van Gogh.
ama ben bu güneş çiçeklerini sanırım en çok birbiriyle dedikodu yapan altın saçlı ninelere benzetmeyi seviyorum. sabahtan akşama kadar durmadan konuşup
Güneş gidince sessizliğe bürünen :)



bir de dev elektrik direkleri
voltran
bunları da şekli ve sanırım taşıdığı gerilimden dolayı Voltran'a benzetirim.. çocukça gülerim görünce..



ve yol üzerinde batıl inancın doruk noktası:
superstition
leyleği uçarken görmek!
(pembe ok leyleği gösteriyor tabii ki)
ben bu yolculuğumda 5 tanesini gördüm, dünya turu yapmama yeter mi ki bu kadarı :p


son olarak
yolculuk demişken hemen bir aralayıcı:

pek sevdiğim Hesse'nin şu sözlerini hatırlamadan olmaz:

"Her insanın yaşamı, onu kendine götüren bir yoldur, bir yol denemesi, bir yol taslağıdır. Hepimiz aynı derinliklerden çıkıp geliriz, ama bir taslak olarak, derinliklerden çıkıp gelen bir yaratık olarak her birimiz kendi öz amacımıza varmak için uğraşıp didiniriz. Birbirimizi anlayabilir, ama kendimizi ancak kendimiz açıklayıp yorumlayabiliriz.."  / Demian-1919



(*) dipnot şeysi:
tren deyince dayanamadım

'93 tarihli 2.Blur albümünün şu kapak resmi
steampunk
bence şahane bir illüstrasyon!