14 Ağustos 2013

adapted movie posters


( yaz = deniz + güneş + kum )

Benim için pek de geçerli bir formül değil bu.
Çünkü bahar çocuğuyum ben :)
Dolayısıyla köşe bucak kaçarım güneşten. Serin ortam arar dururum.

Yine böyle bir günde çizgi roman dünyasında gezinirken şaşkınlıkla öğrendim ki bazı çizgi romanların film uyarlaması ilk kez Türkiye'de yapılmış.

Vay canına! :)

Sonrası da gelmiş tabii.. Eski filmlerde görsel efektlerin kalitesi hep tartışılan bir mevzu. Ancak bu işe girişmek de bir cesaret göstergesi. Ayrıca bu uyarlama filmlerin afişleri de ilginç. Bazı afişler aşırı dozda esinlenme içerdiği gibi bazıları aslından güzel olmuş. Araştırdıkça meraklandım doğrusu :) Bu noktadan hareketle bu yazıyı da eski uyarlama filmlere ve afişlerine ayırmak istedim.

Açılışı İtalyan yapımı çizgi roman Kaptan Swing ile yapıyorum. Zira tek filmi Türkiye'de çekilmiş.  Afişte de filmden kareler kullanılmış.
 
 
Yine İtalyan olan fotoroman kahramanı Killing / Türkiye'deki adıyla Kilink.
Seri filmlerle o dönem Türk insanının zihninde yer etmiş.
 
 
 
Soldaki fotoroman kapağına göre bizdeki afişler daha cazibeli olmuş :p
 
  
 
Korku türünün Türkiye'deki örneklerinden biri olan Drakula
  
Soldaki orijinalinden daha başarılı bir afiş bence bizimki..
 
 
Çok sevdiğim H.G.Wells'in The Invisible Man adlı kitabından esinlenilen film
Görünmez Adam
 

Dikkat ettiyseniz bu uyarlama filmlerin bazılarında olayın İstanbul'da geçtiğini farketmişsinizdir.
Hep Amerika hep Amerika! Olmaz! Bari mekan tanıdık olsun :)
 
 
ve yalnız kovboy Ret Kid
 
Kostüm falan iyi de "tamamen renksiz" ne demek?
Yarı renkli diye bir kavram vardı demek ki..
 
 
 
İlk özel kostümlü kahraman The Phantom
yani Kızıl Maske
Şu arkadaki ablamız filme gerçekten seyirci çekmiş midir acaba?
 
 
 
Bu versiyonla karşılaşacağımı hiç ummazdım :)
Lone Ranger ve Capitan Miki
yani
Maskeli Süvari ve Tommiks
Çok merak ettim nasıl bir film acaba? Tonto'yu kim oynamış?
 
 
 
Zagorrr
Yalnız bu kahramanımızın başka oyuncular tarafından oynanmış başka filmleri de var.
Bu afişe göre aranan film gelmiş..
 
 
Star Trek!
Aslından pek hazetmem ama Sadri Alışık'tan dolayı bu seriyi severim be!
 star trek
Afişe göre bu film tam renkliymiş!
 
 
 
Biraz da süper kahramanlara bakalım:

SuperMan
 
Yalnız bu çoğul versiyonu.
Cüneyt Arkınsız olmaz zaten bu işler..Sağ alttaki süperabi de farklı bir hareket içerisine girmiş:)
 
 
 
SpiderMan
örümcek
mi acaba??
:)))
 
 
Bunu çözemedim..?
ne korsan ne süper kahraman.. kavram karmaşası yaşıyorum şu an..
 
 
 
Hele bunu hiç mi hiç anlamadım, devrelerim yandı sanırım :)
tarkan
Fonetik ve görünüm açısından Tarkan'ı andırıyor ya hadi bakalım...
 
 
 
Zorro
sanırım...
Eğer öyleyse üzerine bir de dişi Fantoma..ooh şahane!



Bunun da Captain America'dan uyarlandığını düşünmek istiyorum.
binbaşı tayfun
İyi düşündüm evet ta kendi!
Ama afiş güzel olmuş hakkını yemeyelim :)



Bu "büyük Türk" filmi ile bitirelim mevzuyu
çığlık
Bir Hitchcock kokusu alıyorum...
Afişi yapanı da alkışlıyorum..



Daha o kadar çok uyarlama ve afiş var ki.. Bir başka bölüm daha yapmaya karar verdim şu an.

Şimdilik bu yazının çıkış noktası olan karakterin bir özlü sözü ile sonladıralım:

Hay bin kunduz :)



 

25 Temmuz 2013

rustic style


" rustik "
İlginç bir sözcük..
Ruslar ile ilgili, Rus gibi demek sanki :)
Oysa tam olarak karşılığı kırsal. (*)
Ben rustik denince doğal yaşamın sıcaklığını hissederim ilk önce.
Her şey olduğu gibi, yalın, samimi..
 
rustic
tıpkı bu arkadaşlar gibi..
 
Ahşap, metal ve taşın her türlü kullanımına bayılırım, dolayısıyla rustik ögelere de :)
 
Mesela 
rustic
At arabası tekerleklerinin bir garaj kapısına iliştirilmesi gibi


ya da

 
rustic
tekerleğin böyle yaratıcı bir şekilde kullanılması ne müthiş olmuş!
 
 
 
ardında neler olduğunu merak ettiğim bu kapı
 
 
 
rustic
belki bir çay molası
 
 
 
rustic
yılların izini taşıyan bu alet çantası..
kim bilir neler neler tamir edildi zamanında..
 
 
rustic
papatya özlü ev yapımı sabunların kokusu
 
 
 
Şehrin karmaşası, zamanın hızla akıp gitmesi çok yorucu.. Bu tarz doğal ortamlar ise beni rahatlatıyor. Fırsat buldukça böyle anları ölümsüzleştirmek de ayrıca keyifli..
 
 
*Ve son olarak da rustik aralayıcı :)
 
Zihnimdeki şöyle bir sahne:
" Göl kıyısındaki bir dağ evinde inzivaya çekilmiş bir yazar.. Geniş verandalı ahşap bir ev.. Evin önünde eski model bir kamyonet, içeride şömine ateşinin çıtırtılı sesi, duvara asılmış kim olduğunu bilmediğimiz kişilerden oluşan aile fotoğrafları, pencere kenarında kocaman ahşap bir çalışma masası.. Masanın üzerinde soğumaya yüz tutmuş kahveyle dolu bir fincan ve antika bir daktilo.. Hava serin, verandaya açılan kapı rüzgarın etkisiyle gıcırdamakta.."


(*) Ansiklopedik bilgi isteyenler için şu linki önerebilirim ancak Türkçe çok fazla kaynak bulamadım..
 

17 Temmuz 2013

clishes: intercity highway

şehirlerarası yolculuklar..
 pek severim, özellikle trenin yeri ayrıdır.. pastoral bir tablonun içinde yaşıyormuş hissi verir insana:)
-bu sanırım başka bir yazının konusu olacak- (*)
karayolu ise gergin ve sıkıcı anlar yaşatabilir. genelde yorar, yıpratır. ancak yolculukta karşılaşılan bazı şeyler vardır ki hiç değişmez, her seferinde yaşanır..
bu yazının konusu da bu:
"şehirlerarası yol klişeleri"
benimki yanıma kitap, kalem, not defteri almak,

 fotoğraf çekmek, müzik dinlemek ve bir şeyler atıştırmak :) bunlar genellemeye müsait tabii..
gelelim esas mevzuya;
yolda kesin şöyle bir manzara ile karşılaşılır :)
hayvan sürüleri şart!

terkedilmiş bir benzin istasyonu mutlaka vardır.
gasoline
ya da yol üstü satıcıları
böyle pişirip yemelik olduğu gibi türlü çeşit sebze-meyve ve yöresel tatlar da görülür..
ya da ihtiyaç duyacağımızı önceden bilerek
o mekana kaç km kaldığını gözümüze sokan tabelalar
doğal ortamdaki reklam deryasının yanı sıra
şu şekilde binaya reklam kondurmaca da çok yaygındır
ve maalesef trafik kazası
buna bir de yolda ezilen hayvanlar dahil oluyor ki çok feci :(

tabi illa ki tehlikeli madde taşıyan birileri vardır
hazardous material
bütün yol bunu taşıyan şoför için de fena halde tehlike arz ediyor...
 ***
bazen gidilen yolun iklimi o kadar kurak olur ki, yol sıkıcı bir hal alır.. bir parça yeşile hasret kalır insan. ama bir de deniz çıktı mı karşına her şey bir anda güzelleşir :)
bay



ya da göz alıcı günebakanlar
günebakan denilince iki imge canlanır zihnimde: biri tabii ki Van Gogh.
ama ben bu güneş çiçeklerini sanırım en çok birbiriyle dedikodu yapan altın saçlı ninelere benzetmeyi seviyorum. sabahtan akşama kadar durmadan konuşup
Güneş gidince sessizliğe bürünen :)



bir de dev elektrik direkleri
voltran
bunları da şekli ve sanırım taşıdığı gerilimden dolayı Voltran'a benzetirim.. çocukça gülerim görünce..



ve yol üzerinde batıl inancın doruk noktası:
superstition
leyleği uçarken görmek!
(pembe ok leyleği gösteriyor tabii ki)
ben bu yolculuğumda 5 tanesini gördüm, dünya turu yapmama yeter mi ki bu kadarı :p


son olarak
yolculuk demişken hemen bir aralayıcı:

pek sevdiğim Hesse'nin şu sözlerini hatırlamadan olmaz:

"Her insanın yaşamı, onu kendine götüren bir yoldur, bir yol denemesi, bir yol taslağıdır. Hepimiz aynı derinliklerden çıkıp geliriz, ama bir taslak olarak, derinliklerden çıkıp gelen bir yaratık olarak her birimiz kendi öz amacımıza varmak için uğraşıp didiniriz. Birbirimizi anlayabilir, ama kendimizi ancak kendimiz açıklayıp yorumlayabiliriz.."  / Demian-1919



(*) dipnot şeysi:
tren deyince dayanamadım

'93 tarihli 2.Blur albümünün şu kapak resmi
steampunk
bence şahane bir illüstrasyon!







30 Haziran 2013

nosy parker

meraklı bir kişiyim evet.
ve bu da tam benlik bir mağaza!

kadıkoy istanbul
çok büyük, yeni, heyecan verici ve faydalı mağaza! sloganıyla karşımıza çıkıyor.

 
ilk girdiğim an dedim ki "burada yaşamak istiyorum ben!"
o zamandan beri de gidip gidip durmaktayım.
iki katlı, şahane şeylerin olduğu bir mekan!

 
çeşitli tarzlarda ürünler var;
victorian, vintage, retro, pin up, hippie, cottage, sweet stuff...
o kadar çok seçenek var ki! temelde dekorasyon ürünleri mevcut.
hediyelik amaçlı da ziyaret edilebilir.


benim en çok dikkatimi çekenlerden:
mom's kitchen
 mom's kitchen serisinden cici bir saat

mom's kitchen
kapak hazneli şişe açacağı.. pratik :)
 

çeşitli madeni eşyalar 

french friesaudrey hepburn
 
madeni bardak altlıkları
 
homemade
 
 
route 66
özellikle Route66 temalı olanlarına bayıldım.


bunlar da taş bardak altlıkları.. çok hoşlar..


fridge
kıpkırmızı buzdolabı :)

kırmızı demişken:
fire apparatus
posta kutusu ve yangın söndürücü birlikte ilginç bir ikili olmuş:)

gasolineclock
yine Route66
 
magnet deryası


english style
bu termometreyi de sevdim


cute
ve şu cici dikiş kutusu :)


her gidişimde hangi birine bakacağımı şaşırıyorum.

unutmadan fonda çalan müziğe de dikkat çekmeliyim. zira seçenekler değişik.

benim beğendiklerimden bazıları:
music

sonuçta kışkırtıcı şeyler var bu mağazada! ama tüketim çılgınlığına da karşıyım:)

o yüzden dolaşıyorum burada, bakınıyorum, bayılıyorum,
zaman akıp gidiyor da şikayet etmiyorum:)