4 Kasım 2012

disappearing act


gerçekten çalışır çabalarsın, yine de eleştirilirsin..

bir şeyi iyilik olsun diye yaparsın, sonra görevin olur..

olayın gelişimini araştırmaz sormazlar, arkadan atar tutarlar..

bu bir kural mı, attığın adımlara dikkat ettikçe önüne engel çıkması..


can sıkıcı..
       ne yapmalı..?
                   kaybolmalı...mı..?

7 Ekim 2012

immortality

Ölümsüzlük...
Öyle bir mevzu ki, birçok açıdan ele alınabilir ve çok istenirse ciddiye de alınabilir ( ki alanlar bir hayli çoktur :)
 
Felsefik, mitolojik, metafizik, ezoterik, teolojik, her türlü konuşulur.. Mitolojiye girsem kesinlikle çıkamam içinden, o yüzden şu an ilgilendiğim yanı yazınsal...
 
Gerçekten de ölümsüzlük olgusu birçok esere konu olmuştur. Ağırlıklı olarak da mitolojik anlatılardan çıkış noktası bulmuştur. Bu anlamda edebiyat ve sinema dünyasında kullanılan, ilk akla gelen simgeler:
 
*Ölümsüzlük iksiri : Mitolojik ve teolojik kaynaklarda ab-ı hayat olarak karşımıza çıkıyor.
 
Jack Sparrow ve Hector Barbossa'nın ölümsüzlük pınarını bulma çabası boşuna değil elbet:)
 
 
*Felsefe taşı : Ezoterik anlamda simya ile, edebi anlamda J. K. Rowling ile ilişkili :)


 
  
Bir de ölümsüz karakterler var ki anmadan geçmemeli!
  
*Elfler : Birçok fantastik eserde görürüz, doğal olarak Tolkien'le birlikte anarız kendilerini.. 

 
bir Galadriel olsun..
 
bir Arwen..
 
Legolas.. en sevdiklerimizdir..
 
Yine Orta Dünya'dan bir başka ölümsüz ırk olan maiar ve en önemli karakter Gandalf kesinlikle unutulmamalı..
 
 
*Vampirler : Gotik ögelerle de bezeli, uçsuz bucaksız bir mevzu aslında. Sanırım en bilinen örneği  Bram Stoker'ın yarattığı karakter Kont Dracula.. Çıkış noktasının 15. yüzyılda yaşamış olan Kazıklı Voyvoda'ya dayandığı söyleniyor ki, bu da vampir mevzusunun ne kadar eski ve geniş olduğunu kanıtlıyor.

 
 Zira Twilight gerçeğini hiçbirimiz inkar edemeyiz.

 
 Bunun dışında Buffy olsun, Anita Blake olsun önemli şahsiyetler bunlar..
 
 
Birçok versiyonuyla (çizgifilm-çizgi roman-anime-manga-oyun) Darkstalkers!
Çok fazla tutkunu var, dikkat :)

Televizyon serileri de dikkat çekici. Örneğin en son film uyarlaması da yapılan Dark Shadows
ve bittabi Barnabas Collins :)

Zaten birçok film, kitap uyarlamalarından çıkıyor. Anne Rice'ın Vampir Günceleri'nden uyarlanan Interview with the Vampire oldukça ünlüydü. Kadrosu da:)
 
 
Sonuçta vampir mevzusu hiçbir şekilde bir yazıyla sınırlandırılamaz. Abraham Lincoln bile vampir avcısı oldu, daha fazlasını yazamayacağım :)
 
 
*çizgi karakterler
 
Marvel dünyasından, her türlü yaralanma sonucu sürekli hücrelerini yenileyerek hayatta kalması sayesinde Wolverine sayılabilir..
 
Manga camiasının pek iyi bildiği Naruto serisinden Hidan karakteri..
 
 
Bir de, hep çocuk kalması açısından Peter Pan sayılır değil mi? Sayılır sayılır... 
 
 
Asıl bu yazı için bana aralayıcı olan kişiye gelelim: Jiddu Krishnamurti
ve onun şu sözleri
 
Niçin soru soruyoruz? İnsanlar soru sormayı bıraktığı an bittiler demektir.
İşte insanlar yaşlanınca başına gelen budur. Artık soru sormaktan vazgeçerler.
Çünkü kafaları tıklım, tıklım bilgiyle yüklenmiştir.
Başkalarının söyledikleriyle kafalarını doldurmuşlardır.
Soru sorduğunuz sürece sizin için bir çıkış vardır.
Ama kabul etmeye başladığınız zaman işiniz bitti demektir.
Bunun için yaşamınız boyunca soruşturmadan, araştırmadan, incelemeden
hiçbir şeyi kabul etmeyin.
İşte bu tür zihin ölümsüzdür!
 
 
*Çağrışımlar
 
 
Milan Kundera - Ölümsüzlük
 
Cern Deneyi hakkındaki şu ilginç yazı
 
Son olarak;
 
"Öldürmeyen acı beni güçlendirir" diyerek, Nietzsche'ye de saygıda kusur etmeyelim :)
 
  

1 Ekim 2012

Battlecat


Aslında her an iletişim halindeyiz. Her türlü canlıyla.. Bazen cansız da olabilir ( telefonumla konuşuyorum ben mesela :)
Ancak doğal olarak asıl kaynak yine insan.. Yanlış anlaşılmalar, arkadan iş çevirmeler, iğneleyici konuşmalar, ısrar etmeler ve benzerleri.. Gerçekten yorucu şeyler bunlar.. İnsan bazen kendini çok güçsüz hissediyor. Herkesi dinlemek ve aynı zamanda memnun etmek çok ütopik maalesef.. Ama bazı talepkar şahıslar var ki, doyurulmaları imkânsız. Bu durumda bizzat bir takım taleplerde bulunup, bu şahısları bastırmak suretiyle mesele hallediliyor. Özünde bünyeye ters bir durum söz konusu, fakat bu çark böyle işliyor. Şahsen ben de bu aralar bu olaya girdim her türlü.. Özellikle iş ortamında başka türlüsü mümkün değil.. İşte bu yüzden kendimi daha bir güçlü hissediyorum. Ve diyorum ki :

By the power of Greyskull!  I have the Power!!!
 
Bunu diyorum ama sidekick olayı hakkında yazarken Atılgan’ı (Battlecat) nasıl atladım şu an şaştım kendime.. Zira bu aralar Atılgan modundayım tam :)
 
 
ya da yerel bir versiyon olarak “ Tarkan ve Kurt ”u da sayabiliriz.
" Atıl Kurt! " önemli bir replik gerçekten..

Sonuçta, karşılaşılan zorlayıcı durumları bazı zayıf yönleri geliştirmek için birer fırsat olarak görmeli..
ve devam etmeli :)

Hazır He-Man demişken,
Orko'nun yeri de bir başkadır yahu:)

 


 
 

25 Eylül 2012

the RED shoes

 

"Çaresiz, küçük bir kız çocuğu.. Sokakta yürüyor, nereye gittiğini ya da yolun onu nereye götürdüğünü bilmeden. Buğulu bakışlarında derin bir hüzün okunuyor. Ne yapmışlar ona ki böylesi kaybolmuş.. Derken önümden geçip gidiyor omuzlarındaki ağır yükle, arkasından bakakalıyorum kırmızı rugan pabuçlarına..." //mpu
 
Birçok kız çocuğunun olduğu gibi, benim de kırmızı pabuçlarım vardı, ne zaman alındığını, nereye giderken giydiğimi tam olarak hatırlayamadığım...
 


Ta ki bir gün kullanılmayan eski bir sobanın içinden kayboldu sanılan teki çıkana kadar. Onu bulduğumda sanki unuttuğum anılar canlanmış gibi mutlu olmuştum. Sanırım bu küçük kızın pabuçları da çocukluğumun yitik anlarını bir kez daha anımsattı bana. Gülümsedim, bu dar sokaklarda bir kelebeğin peşinden koşup kaybolmak istedim...

Hâlâ kırmızı pabuçları severim çok :) 
  
Kırmızı pabuçlar demişken, H.Christian Andersen'in aynı adlı masalını da hatırlayalım :)

Masal deyince şöyle bir durmak lazım.. Hayal gücünün sınırlarını genişletmesinin yanında, insanı başka boyutlara sürükleyen bir aralayıcı adeta... Masalsız büyüyen bir çocuk, biraz eksiktir bence...


17 Eylül 2012

power struggle

Tuhaf bir güç savaşı var sanki insanlar arasında.. Gereksiz şekilde acımasız ve uzlaşmasız...

eye of sauron

Kim sözünü geçirirse, dişini gösterirse kendini dünyanın hâkimi sanıyor. Aslında kendiyle savaş halinde olanların genel durumu böyle... Bunlar hayatın her alanında karşılaşabileceğimiz tipler...
 
Sürekli gergin bir yüz ifadesiyle dolaşırlar. Olumsuz cümleler dökülür dudaklarından. Gözleri tıpkı Sauron'unki gibi her şeyi görmek isterken anlamsız bir hırsla yanar. Etraflarındakilere yaydıkları zehir, bir sarmaşık misali inatla yol alır damarlarında. Bünyelerine verdikleri zararın farkına varamadıkları yetmezmiş gibi, başkalarının üzüntüsünden aldıkları zevkle de kendilerinden geçerler.
 
Herkesi ve her şeyi istedikleri şekle dönüştürmeye çalışırken, kendileri değişmeye yanaşmazlar asla. Aksine yarattıkları enkazın üzerine zafer bayrağı dikmeye bayılırlar. Oysa acınasıdırlar. ANı  yakalayamayan, hayatı sıkıp onun şeklini bozan bu kişilerin daimi sorunu asla bulamayacakları huzuru ararken duydukları rahatsızlıktır. Bir ilacı yoktur bunların maalesef. Olmayacaktır da.
 
Yapılması gereken, kendi yolunda ilerlerken oyunu kuralına göre oynamanın vereceği zorunluluk hissini dizginlemek ve akışına bırakmak belki de…
 
 
ve gidişata güvenmek :)
 


11 Eylül 2012

kiTAPlar

Gerçekler ağırlaştırdığında beni hafifleten en önemli ŞEYlerden biri kitaplar...
 
 
 
Bir diğeri de dostlarım..
 
 
triad
 
Hatta şu an bunları yazarken bir yandan da çok sevdiğim bir dostumun tarifi olan enfes  kakaolu-tarçınlı filtre kahvemi yudumluyorum:)
 
Çok yazmak gelmiyor içimden,
ama bu sıralar okumakta olduğum kitaplardan CYBORIA'nın açılış cümlesini paylaşmak istiyorum:
 
 
"Otto'nun büyükbabası onun kendisini özel hissetmesini istediğinde, hep zor bir  şeyi denemesini söylerdi, ne de olsa kolay  şeyleri herkes yapabilirdi."
 
 
Dostlarım ve kitaplarım iyi ki varlar :)

4 Eylül 2012

Darth Vader

İlk üçlemede zalim Sith Lordu olarak izledik onu...
 
 
Babası olduğunu öğrendiğimizde Luke kadar şaşırdık ( belki daha fazla :)
father - son
Unutulmaz replik:
"Join me, and together we can rule the galaxy as father and son..."
 
 
Nasıl Darth Vader'a dönüştüğünü ise son üçlemeyle iyice anladık.
Fiziksel dönüşüm serinin III. filmi olan  Revenge of the Sith - Sith'in İntikamı'nda etkileyici şekilde gerçekleşiyor.
 
 
duel of fates
Obi-Wan Kenobi ile yaptığı düello sonunda ağır şekilde yaralanıyor Anakin.
Malum, olay Mustafar gezegeninde meydana gelince yanıklar da kaçınılmaz...
Ciddi akciğer yetmezliği ve kolunu bacağını kaybetmesi de cabası...
 
 
Canlı canlı geçirdiği operasyonlardan sonraki görünümü ve kara maskesinin ardından her nefes alışında duyulan mekanik ses...
Gerçekten efsane!
 
Yıllar içinde imajı çeşitli şekillerde yozlaştırılmış olsa da Vader sinema tarihinin en önemli şahsiyetlerinden kesinlikle.
 
 
Benim için aralayıcı yönü ve bu yazıya konu oluşu ise tuhaf :)
Geçenlerde gittiğim bir kafedeki otomatik kapı bozuktu sanırım. Her açıldığında Vader yanımda soluk alıyormuşçasına bir ses çıkıyordu :)
 
 
Pek tabii bu fırsatı kaçıramazdım. Anında kendimi Galaktik İmparatorluğun derinliklerinde, Millenium Falcon'un içinde buldum... 3PO değil mi O :)
 
 
 
Belirtmeden geçemem ki bu seri unutulmaz imgeler kazıdı hafızalarımıza:
 
Açılış sekansında görülen zamansal açıklama:
"uzun zaman önce, çok, çok uzak bir galakside..."
 
 
 
Her bölüm başında çıkan, uzay boşluğuna doğru iz düşümsel şekilde akan meşhur yazı...
 
 
Bununla ilgili Flash Gordon adlı çizgi romandan uyarlanan film serisinin açılış yazısından esinlendiğini söylüyor George Lucas.
 
 
Lightsaber! Olmazsa olmaz...
Alec Guinness'i de analım...


jedi order
Ve jedi olmak!!!

Şahane!
O kadar fenomen haline geldi ki bu iş, Jediizm diye dini bir harekete bile dönüştü.. ki bence bir sakıncası yok :)
 
 
 
*Eğlenceli Not:
Eğer Darth Vader ve diğer karakterlerin ses ve konuşmalarını kullanarak kısa bir mix yapmak istenirse şuraya gidilebilinir :)
 
 
 May the Force be with you...
original logo


 
 

25 Ağustos 2012

sidekick



Ana karakterin yardımcısı ya da sağ kolu diyebileceğimiz şahsiyetler
 
Ne??? Spider-Man’in sağ kolu mu???
 Söz konusu kişi Alpha.. Aslen bir Midtown Lisesi öğrencisi ( Andrew Maguire ) kendisi..

Bir okul gezisine çıkılıyor; Peter’ın mekânına (Horizon Laboratuarları).Tesadüfe bakınız ki Andy, bir deney esnasında bir şeyler ters gidince Peter ile aynı yaşlarda ve şekilde, aynı güçlere sahip oluyor. Ve tabi iş başa düşüyor.
Bu, münzevi bir şahsiyet olan Spider-Man için yeni bir durum. Zaten kendi de bir “teen hero” olan Spidey büyüyor mu ne?  Bu yeni yetme kişiyi, kazandığı güçlerini kontrol altına alma konusunda yönlendirmek, acaba hayatına nasıl bir değişiklik getirecek?
Açıkçası Spider-Man hayranları bu sidekick mevzusunda biraz bölünmüş durumda. Hikayeyi biraz farklılaştırır diyenler olsa da genel olarak hayal kırıklığı yaratacağı görüşü hakim sanırım. Bekleyip görelim!
 
Hazır sidekick demişken pek mühim kimi şahsiyetleri anmadan geçmek olmaz:
Sanırım ilk akla gelenlerden...
 
 
Barney Rubble - Fred Flintstone
Çocukken en çok seyrettiklerimden. Barney deyince bir içim sızlar:)
 
 
 
1930’lu yılların Western türü radyo ve televizyon karakterleri Lone Ranger
ve sağ kolu Tonto.
Tonto, bir Kızılderili :)
2013'te beyaz perdede göreceğiz bu ikiliyi. (*)
Tonto rolünde Johnny Depp var. Filmin müziklerini de Jack White yapacakmış :)
 
 
Obélix  Asterix
Idefix'i de unutmayalım :)
 
Aslında ilk olarak Obélix'i Hopdediks olarak bildik biz. Şimdiki çocuklar Oburiks olarak biliyor. Romalılar'ı kaçık olarak nitelendirmesi, hobi olarak yaban domuzu avcılığı ve dikilitaş taşıyıcılığı yapması ve şişmanlık konusundaki hassasiyeti ile en sevdiğim karakterlerden biri Hopdediks:)
 
 
Jolly Jumper Lucky Luke
Bizim bildiğimiz adlarıyla dünyanın en akıllı atı Düldül ve gölgesinden bile hızlı silah çeken kovboy Red Kit ve pek tabi Rin Tin Tin (Rantanplan)  
 
Her maceranın sonunda ıslık eşliğinde söylediği şarkı hâlâ kulaklarımda:
I'm a poor lonesome cowboy, and a long way from home....
 
 
Captain Archibald Haddock – Milou –  Tintin 
Yani bizim bildiğimiz adları ile
Kaptan Haddok Milu (aslında Fındık ya da Boncuk olarak da geçiyor) ve Tenten
Sakar dedektifler Dupont Dupond ve Profesör Turnösol'u da analım :)
 
 
Sadece isimleri bile yeterli, efsane Dr. WatsonSherlock Holmes
Polisiye türüne yaptığı katkıdan dolayı (tabii ki Sör) Arthur Conan Doyle'a saygılar...
 
 
Unutulmaz bir ikili daha.. SamFrodo yani  Samwise Gamgee ve Frodo Baggins
 
Sabahlara kadar konuşur da yine bitiremeyiz, o nedenle şimdilik  Yüzüklerin Efendisi üçlemesini yaratan J.R.R.Tolkien önünde saygıyla eğilelim :) ve devam edelim..
 
 
chewbecca - han solo
ChewbeccaHan Solo
Star Wars efsanesinin önemli ikilisi.
Wookiee ırkının medarıiftiharı Chewy, Han Solo'nun sağ kolu.. May the Force be with you:)
 
 
Mr. SpockCaptain  Kirk
Yarı insan yarı vulkan ırkından olan Mr. Spock'a nedense pek ısınamadım ben, sürekli bocalamalar, tuhaflıklar.. Kaptan Körk'ü söylemiyorum bile :)
 
 
Harry Potter Ron Weasley  – Hermione Granger
Hogwarts olsun, Yasak Orman olsun, kostümler falan bayılsam da napiyim, bir türlü ısınamadım ben bu arkadaşlara da, üzgünüm..
 
 
     clive cussler
   Al GiardinoDirk Pitt
Clive Cussler'ın yarattığı efsane maceracı karakter Dirk Pitt ve aslen İtalyan olan sağ kolu
Al Giardino. İlk kez "The Mediterranean Caper" (Mayday) adlı kitapta karşımıza çıkıyor.
 






Son olarak bu uçsuz bucaksız mevzuyu bir edebiyat klasiği ile bitirelim:
Sancho PanzaDon Quixote ve tabii Rosinante
Çok bilindik simge isimler olup, popüler kültürde çeşitli şekillerde kullanılmışlardır. Ancak yazılış amacı açısından derin anlam içeren romanı ve müthiş kurgusu ile yazarı Miguel de Cervantes sayesinde efsaneleşmiş karakterlerdir. Saygılar...



dip not şeysi
// (*) ve evet nihayet Lone Ranger filmine de kavuştuk. Yapımı sırasında Tonto'nun kostümüne kafayı takan çok olsa da, mekanlar ve kostümler şahane bence:) ve tabii Johnny Depp.. Helena ablamızın da kısa fakat etkileyici performansı ile renk kattığı, gayet aksiyon dolu (tabii bazı klişeleri kullanmadan olmazdı:) eğlenceli bir film olmuş, pek sevdim ben :) Gore Verbinsky'e de selamlar! //