25 Eylül 2012

the RED shoes

 

"Çaresiz, küçük bir kız çocuğu.. Sokakta yürüyor, nereye gittiğini ya da yolun onu nereye götürdüğünü bilmeden. Buğulu bakışlarında derin bir hüzün okunuyor. Ne yapmışlar ona ki böylesi kaybolmuş.. Derken önümden geçip gidiyor omuzlarındaki ağır yükle, arkasından bakakalıyorum kırmızı rugan pabuçlarına..." //mpu
 
Birçok kız çocuğunun olduğu gibi, benim de kırmızı pabuçlarım vardı, ne zaman alındığını, nereye giderken giydiğimi tam olarak hatırlayamadığım...
 


Ta ki bir gün kullanılmayan eski bir sobanın içinden kayboldu sanılan teki çıkana kadar. Onu bulduğumda sanki unuttuğum anılar canlanmış gibi mutlu olmuştum. Sanırım bu küçük kızın pabuçları da çocukluğumun yitik anlarını bir kez daha anımsattı bana. Gülümsedim, bu dar sokaklarda bir kelebeğin peşinden koşup kaybolmak istedim...

Hâlâ kırmızı pabuçları severim çok :) 
  
Kırmızı pabuçlar demişken, H.Christian Andersen'in aynı adlı masalını da hatırlayalım :)

Masal deyince şöyle bir durmak lazım.. Hayal gücünün sınırlarını genişletmesinin yanında, insanı başka boyutlara sürükleyen bir aralayıcı adeta... Masalsız büyüyen bir çocuk, biraz eksiktir bence...


2 yorum:

Alice dedi ki...

bir de oz büyücüsü :) ne pabuçlardı dorothy'nin giydikleri ama! :)

mpu dedi ki...

evet yau, nasıl unutmuşum onu ben:p efsane halbuki;)